NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
70 - (2099) وحدثنا
قتيبة بن سعيد
عن مالك بن
أنس - فيما قرء
عليه - عن أبي
الزبير، عن
جابر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نهى أن
يأكل الرجل
بشماله، أو
يمشي في نعل
واحدة. وأن
يشتمل
الصماء، وأن
يحتبي في ثوب
واحد، كاشفا
عن فرجه.
{70}
Bize Kuteybe b. Said
IMâlik b. Enes'den —Ona okunanlar meyanında—, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da
Câbir'den naklen rivayet etti ki,
Resnlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) kişinin sol eliyle yemek yemesini yahut bir tek ayakkabı
içinde yürümesini, bir elbiseye sırılsıklam sarılmasını ve avret mahallini
açarak bir elbiseye bürüııdüğü halde ayaklarını dikip oturmasını yasak
etmiştir.
71 - (2099) حدثنا
أحمد بن يونس.
حدثنا زهير.
حدثنا أبو
الزبير عن
جابر. ح وحدثنا
يحيى ابن
يحيى. حدثنا
أبو خيثمة عن
أبي الزبير،
عن جابر. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم - أو سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول -
(إذا انقطع شسع
أحدكم - أو من
انقطع شسع
نعله - فلا يمش
في نعل واحدة
حتى يصلح
شسعه. ولا يمش في
خف واحد. ولا يأكل
بشماله. ولا يحتبي
بالثوب
الواحد. ولا يلتحف
الصماء).
{71}
Bize Ahmed b. Yûnus
rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'z-Zübeyr,
Câbir'den rivayet etti. H.
Bize Yahya b. Yahya da
rivayet etti. (Dediki); Bize Ebû Hayseme, Ebû'z-Zübeyr'dcn, o da Câbir'den
naiklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyfv ve
Seliem) buyurdular ki:
— Yahut Resûlullah
(Sallallahu Aleyfv ve Seliem)'i jşöyle buyururken işittim :
«Birinizin potin bağı
koparsa —yâhut bir kimsenin ayakkabı bağı koparsa—, o bağı ıslah etmedikçe bir
ayakkabı içinde yürümesin! Bir tek mest içinde de yürümesin! Sol eliyle
yemesin! Bir elbiseye büründügü halde ayaklarını dikerek oturmasın! Ve bir
elbiseye sırılsıklam sarılmasin.»
İZAH’TAN SONRA DA
HADİS VAR!
İzah:
Sol elle yemenin ve bir
ayakkabı ile yürümenin hükümlerini az önce gördük.
Sırılsıklam sarılmak
diye terceme ettiğimiz iştimâlısam mâ tâbirine gelince : Esmaî bunu şöyle tarif
etmiştir: «îştimâl-i .sarınma bir elbisenin içine bütün cesedini kaplayacak
hattâ elini çıkaracak yer biie kalmayacak derecede sarılmaktır. «İbni Kuteybe:
Buna Sarınma denilmesi bütün menfezleri tıkayıp içinde çatlak ve yarık
bulunmayan sert kaya gibi olduğundandır.» diyor.
Ebû Ubeyd de şunları
söylemiştir: Fukaha ise şöyle derler: İstimali Sarınmâ' üzerinde başka bir şey
olmamak şartıyle tek bir elbiseye sarılarak bir ucunu omuzuna kaldırmaktır.
Ulemâ ehl-i lugatın
tefsirine göre bu şekilde sarılmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Çünkü
gelen bir zararı sinek ve böcek gibi şeyleri o haliyle def etmek güç olur.
Fukahanın tefsirine göre ise avret mahalli açılacak şekilde sarılmışsa haram,
aksı takdirde mekruh olur.
İhtibâ': Baldırlarını
dikip oturmak ve dizleri üzerine bir şey örtmektir. Bu şekil oturuşa hubve ve
hıbve de denilirki. umumi yerlerde Arabların âdeti bu idi. Bunun hükmü dahî
avret yeri açılırsa haram olmasıdır.
---------------------------------------------------------------------------------
SIRTÜSTÜ UZANMIŞKEN
BİR BACAĞI DİĞERİNİN ÜSTÜNE ATMAK
---------------------------------------------------------------------------------
72 - (2099) حدثنا
قتيبة. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
ابن رمح. أخبرنا
الليث عن أبي
الزبير، عن
جابر؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نهى عن
اشتمال
الصماء،
والاحتباء في
ثوب واحد، وأن
يرفع الرجل
إحدى رجليه
على الأخرى،
وهو مستلق على
ظهره.
{72}
Bize Kuteybe rivayet
etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.
Bize İbni Rumh da
rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen
haber verdi ki,
Resûlullah (Sallallahu
Aleyfv ve Seliem) sırılsıklam sarılmayı, bir elbise içinde dizlerini dikip
oturmayı ve kişi sırüstü uzanmış olduğu halde bacağının birini diğerinin
üzerine koymasını yasak etmişler.
73 - (2099) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم
ومحمد بن حاتم
(قال إسحاق:
أخبرنا. وقال
ابن حاتم:
حدثنا) محمد
بن بكر.
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
أبو الزبير؛
أنه سمع جابر
بن عبدالله
يحدث؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
تمش في نعل
واحدة. ولا تحتب في
إزار واحد.
ولا تأكل
بشمالك. ولا تشتمل
الصماء. ولا تضع
إحدى رجليك
على الأخرى،
إذا استلقيت).
{73}
Bize İshâk b. İbrahim
ile Muhammed b. Hatim de rivayet ettiler. (İshâk ahberanâ tâbirini kullandı.)
İbni Hatim ise bize Muhammed b. Bekr rivayet etti, dedi. (Demişki): Bize İbnü
Cüreyc haber verdi, (Dediki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b.
Abdillah'ı Nebi (Sallallahu Aleyfv ve Seliem)'den rivayet ederken dinlemiş.
Efendimiz :
«Bir ayakkabı içinde
yürüme! Bir örtü içinde dizlerini dikip oturma! Sol elinle yeme! Sırılsıklam
sarılma! Uzanıp yattığın vakit ayaklarını birbirinin üzerine koyma!» buyurmuşlar.
74 - (2099) وحدثني
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
روح بن عبادة. حدثني
عبيدالله
(يعني ابن أبي
الأخنس) عن
أبي الزبير،
عن جابر بن
عبدالله؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
يستلقين
أحدكم ثم يضع
إحدى رجليه
على الأخرى).
{74}
Bana İshâk b. Mansûr
dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. (Dediki): Bana
Ubeydullah (yâni İbni Ebî'I-Ahnes) Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câiıir b.
Abdillah'dan naklen rivayet etfi ki: Nebi (Sallallahu Aleyfv ve Seliem):
«Biriniz sırt üstü
uzanıp ayak ayak üstüne atmasın!» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadisler avret
mahallinin tamamiyle veya bir kısmı açılacak şekilde sırtüstü uzanarak bacak
bacak üzerine koymaya hamledilmişlerdir. Buharı ile Müslim'in müttefiken
rivayet ettikleri az sonra göreceğimiz bir hadîste ise Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in mescidde sırtüstü yatarak ayak ayak üzerine attığı
bildirilmektedir. Ulemâ Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hiç bir
yeri görünmeyecek şekilde yattığını; bu şekilde yatmakta ise kerahet olmadığını
söylemişlerdir. Kaadi İyâd: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu
zaruret, ihtiyaç, yorgunluk veya istirahat arzusu gibi bir sebeple yapmış
olacağını söylemiş: Aksi takdirde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
kalabalık yerlerde oturuşu bunun aksine idi. Bağdaş kurarak oturur yahut
dizlerini dikerdi. Ekseriyette buşeklide otururdu...» demiştir.
Nevevi Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu şekilde uzanıp yatmasının beyan ve ta'lım
için olabileceği ihtimâli üzerinde durmuştur. Ona güre bunun mânâsı: Sırtüstü
uzanmak isterseniz bu şekilde yatın, benim yasak ettiğim uzanma ise aleıtlak
değil avret mahalli açıldığı veya açılmaya yaklaştığı hale mahsustur. demektir.